Muska Şirkmidir?

            Değerli ziyaretçilerim, 

          Piyasada maalesef kulaktan dolma bilgilerle muskanın şirk olduğuna hükmeden, yarım yamalak bilgisiyle hataya düşen insanlarımızı aydınlatmak amacıyla muskanın şirk olmadığına bilakis sevap olduğuna dair kur’an’ı kerimin  ve hadisi şeriflerin mantığınca bilgi vermeye çalışacağım.

           Önce muskanın ne demek olduğunu anlamaya çalışalım;

           Muska; Herhangi bir hastalık, nazar (göz değmesi), afetten (kaz-beladan) korunmak veya kurtulmak gibi gayelerle insanların üzerlerinde taşıdıkları, içinde bazı ayetler, hadisler veya çeşitli duaların yazılı bulunduğu kutsal metinlerdir. Genelde de güzel bir muhafaza içeririnde taşınılır.

           Muskanın bu kısa tarifinden sonra, şimdide islami usüllere göre hazırlanan muskanın şirk olmadığı ve tam tersine caiz ve sevap olduğunu açıklayalım.

Muska deyince aklımıza iki kısım muska gelir.

          A- Rahmani Muskalar: Allah ve Resulünün emir ve yasakları doğrultusunda kuran ayetleri ve hadisteski duaların ışığında yazılan musları yazmak, taşımak, kullanmak, caizdir ve sevaptır. Bu konuda islami literatürde herhangi bir reddiye gelmemiştir.
          B- Şeytani Muskalar: Bu kısımdaki muskalar kafir cinlerden yardım alınarak, yada pis yerlerde ayet ve hadislere ters düşen şartlarda ve konumlarda yazılan hazırlanan insana fayda yerine zarar getiren, günaha sokan, hatta şirke kadar götüren muskalardır.Yazmak, taşımak, herhangi bir maksatla kullanmak tamamen haramdır. hadislerde yasaklanan da budur.

           Muska hakkında Peygamber Efendimizin hadisi şerifleri iki kısma ayrılır:

           1-)Korku ve endişeden, göz değmesinden korunmak, bazı müzmin hastalıklardan kurtulmak, şifa bulmak amacıyla dua etmek, Kur’an-ı Kerim’den âyetler okumak, (rukya) caizdir. (Buhârî, Fedâilü’l-Kur’an, 9; İbn Mâce, Tıb 35-36).

          “Hasta okuyarak tedavi etme şeklinin (rukye’nin) göz değmesinden ve zehirli böcek sokmasından başka (hiçbir hastalıkta bu iki hastalık kadar olumlu bir etkisi) yoktur.” (Buhari, Tıb 17; Müslim, İman 374)

             Abdullah bin Amr Peygamber Efendimizin öğrettiği muhafaza dualarını ergenlik çağına gelen çocuklarına öğretir, ergenlik çağına gelmeyen çocukları için ise yazıp onların boynuna asardı. (Tirmizi, Ebu Davud, 94, Tıp, Hn. 3893.
             2-) A) ‘İçerisinde ne olduğu anlaşılamayan, sihir/büyü olma ihtimali bulunan sözleri hasta üzerine okumak, tedavi etmek, sevgi ve muhabbeti çoğaltmak, vb gayelerle kullanılması taşınılması şirktir.’ .” (Ebu Davud, Tıb, 17)
           B) İmamı Ahmed, Ukbe ibnu’l Amir’den şöyle bir hadis rivayet etmiştir: “Kim muska takarsa şirke düşmüş olur.” (Müsned, 4/156; Mecmau’z-Zevaid, 5/103.)

          Görüldüğü gibi yukarıda geçen iki hadisi şerif birbirine zıt gibi görünse de birincisinde Kur’an’dan Hadisi şeriflerden ve Sahabei kiramın sözlerinden müteşekkil ayet ve duaların okunması, yazılması, muska olarak hazırlanıp ( şifa ve yardımın muskadaki yazılar vesilesiyle sadece Allah’dan olduğuna inanılarak) kullanılması Peygamber efendimiz ve İslam Âlimleri tarafından caiz görülmüş ve mubah sayılmıştır.

          İkinci maddede ise; İçerisinde Kur’an ve dua bulunmayan yada dine diyanete Kur’an’a zıt ve küfür içeren kelime sözler bulunan ibarelerle hasta tedavi etmek, muhabbet çoğaltarak karı kocayı birbirine ısındırmak vb işlemler yapmak kullanmak şirk kabul edilmiştir. Birde burada muskanın günah olmasının önemli bir sebebi de muska taşırken şifa ve yardımı muskada yazılan kutsal kelimeler vesilesiyle Allahtan değil de muskadan yada yazan kişiden beklemek gibi bir inancın hasıl olması insanı tamamen günaha hatta şirke götürür. Çünkü insan ve dua burada Yüce Mevla’ya sadece bir iltica vesilesidir. Çünkü bir muskayı açıp içinde yazılanlara baktığınızda iki şekilde bulmanız mümkündür. Birincisi; içerisinde Âyetel Kürsi, İhlas, Nas ve Felak sûreleri gibi âyetler ve dinin yasaklamadığı ifadeler mevcuttur. Yahutta ne anlama geldiği bilinmeyen çeşitli yazı ve şekiller resimler çizimler vb vardır.

          Peygamber Efendimizin muska taşımak şirktir demesinin bir diğer sebebi ise; cahiliye dönemi adetlerini yaşayan Araplar ve müşrikler  arasında dualardan hazırlanmış olan muskanın dışında kutsal olduğuna inandıkları bazı malzemeleri (hatta bunların içerisinde pislikler dahi bulunur) üzerlinde şifa yada korunma vb amaçlarla taşıyanlar vardı. Bizzat bunlardan bazılarına bu adetlerin haram olduğunu ve terk etmeleri gerektiğini bunu şirk olduğunu açıklamıştır. “Peygamber Efendimiz, hasta bir adamın elinde sıtmaya karşı bir ipliğin bağlandığını gördü. Adamın elinde bağlı olan ipi kesti ve  ardından şu Ayeti okudu: “Onların çoğu Allah’a şirk koşmadan inanmazlar.” (Yusuf suresi,12/106) İşte burada taşınan muska tipi ipin ne amaçla kimin neye inanarak yazdığı ve taşıdığı açıkça izah edilmiştir.

          Mesela; Ben seneler evvel büyü hakkında İslam üniversitesinde büyü hakkında yüksek lisans yaparken araştırmam esnasında Arapça ve Osmanlıca (Türkçe çevirilerine bakmadım) yıldız name ve bazı muska kitaplarında etkili dua diye yazılan, cahiliye dönemi Yahudilerinin taptıkları putların isimlerini gördüm ve hayret ettim. Günümüzde bile maalesef bu isimleri dua zannedip yazan, taşıyan ve kullanan insanlar var. İşte şirk olan budur. Asla Kur’an ve anlamı bilinen dua metinlerinin dışına çıkmamak gerekir.

          “Kim bir şey takınırsa ona havale edilir”   (TirmizîTıbb)
          Buradaki temel gaye şudur; kişini yaptığı işlemler niyet ve amacına bağlıdır. Eğer ki, kişi karşılığını Allahtan bekleyerek Allahın hükümlerinden faydalanıyorsa bu mubahtır. Yok, şeytanın yardımını umarak onun hizmet edeceği tertiplerle uğraşıyor ve şeytanı ön planda tutuyorsa buda haramdır. Şirke götürür. Öyleyse muskanın ne olduğunu ve ne niyetle kimin hazırladığını ve ne niyetle kimden yardım beklenerek hangi vesile için kullanıldığı bilmeden ve anlamadan muska takmak şirktir demek benim düşünceme göre cahillik alâmetidir.

          İbn Hacer el-Askalanî, İslam Âlimlerinin şu üç şartın bulunmasıyla hasta okumanın (ve muska yazmanın, rukyenin) caiz olduğu konusunda görüş birliği içerisinde olduklarını bildirmiştir.

1. a) Allah Teala’nın kelamıyla (âyetlerle), isimleri veya sıfatlarıyla olması;
2. b) Arap diliyle veya başka bir dille olsa dahi manası bilinir, anlaşılır olacak şekilde yapılması;
3. c) Okunan (ve yazılan) duanın bizzat faydasının olacağına değil, beklenilen faydanın Allah Teâlâ tarafından gönderildiğine inanılması gerekir. (Fethul-Barî, X, 206)
   Drs. Mustafa YİĞİT (01/01/2018)